• BIST 9915.62
  • Altın 2440.177
  • Dolar 32.4575
  • Euro 34.7559
  • Erzurum 13 °C
  • İstanbul 16 °C
  • Ankara 17 °C

Diyânet'e, bir haklı sitemim var...

Fevzi Budak

Bu haftaki Cuma Namazı'nı, Silifke Ahmet Yesevî Camii'nde kıldık. Hutbenin konusu geçtiğimiz hafta Küdüs'te- Mescid-i Aksa'da, ezan okunmasına ve Cuma Namazı kılınmasına, keyfi biçimde yasak ve engel koyan İsrail saldırganlığı idi... Dinî ve tarihî motiflerle örülü, ayet ve hâdislerle de desteklenen ve İsrail'i yerden yere vuran bir Hutbe idi. Şüphesiz İsrail'in, temel bir insan hakkı olan inanç- ibadet ve hak hürriyetine engel koyarak, müslümanların dinî vecibelerini yerine getirmelerine karşı, sergilediği kabul edilemez ilkel ve hak tanımaz bu tavrı, hepimizi haliyle ve fazlasıyla üzmüştür.


Çok güzel hazırlanmış Cuma Hutbesi'ne, denilecek bir söz yok. Elbette ki, sergilenen İsrail zorbalığına değinilecek ve dokunulacak...Hutbe'de, her yerde ve zeminde, zâlim tavrı eleştirilecek..Kudüs-Beyt-ül Makdis, her üç semavî dinin kutsalı..Mescid-i Aksa islâm dini ve Peygâmberimiz açısından, özünde çok şey barındırır. Buna itiraz ve diyecek bir şey yok ve olamaz da ama..


Buradan özel ve itinali bir anlâtımla hazırlanan Cuma Hutbesi'ni vesile kılarak, Diyânet teşkilåtına ve sayın Başkanı'na sitemlerimle ve özellikle seslenmek ve serzenişte bulunmak istiyorum. Zirâ; Diyânet İşleri Başkanlığı, Atatürk tarafından kurulan ve Türkiye Cumhuriyeti'nin, çok ama çok önemli bir saygın ve değerli bir kurumudur..Öncelikle, ülkemizdeki müslümanlara hizmet etmek, tarihî- millı gün ve sevinçlerimizi, vaaz ve Hutbe'ye dökmek ve ülkemiz insanları arasında, ahlâkì- millî tesanüdü sağlayarak, bilinçlendirmek gibi, yasal bir görev ve sorumluluğu var...


Öyle ki, bugünkü Cuma"dan bir önceki gün, yani 20 Temmuz Kıbrıs Barış Harekâtı'nın yildönümü idi...Türk milletinin ve onun ordusunun bu tarih ve günde, kahramanca gerçekleştirdiği bir başka zâferi idi..Fakat ve heyhât ki, söz konusu Cuma Hutbe'si hazırlanırken, Hutbe'nin bir yerinde bile olsa, bu asil harekâtı kararlılikla ve inançla gerçekleştiren, saygın devlet ve hükümet adamlarımıza, kahraman ordumuza, şehitlerimize bir rahmet dilenerek, gazilerimize şükran duygularını ifâde edilmesinin, neden ve niçin esirgendiğini, bir türlu amlayamadım. Oysa ki, ulusal bütünlük ve dayanışma "Kardeş olun-bir olun" gibi, öyle soyut söylemlerle değil, herkesi kucaklayacak, somut hizmetlerle ve atılacak samimi adımlarla sağlanır...


Küdüs-Mescid-i Aksa ve Kıbrıs zaferini ve İsrail saldırganlığını harmanlayan bir Cuma Hutbe'sinin hazırlanması, acaba çok mu zordu? Öyle olsaydı, hem de çok gúzel olurdu. Böyle bir Hutbe'nin kaleme alınması, bilmem ki, Diyânet'e çok şey mi kaybettirirdi. Ve niçin ve ne hakla bu millî günümüz, görmezden gelinerek bigâne kalındığı da üzücü, ama cevaplanlması gereken bir başka soru.. Şairin dediği gibi, "Üst üste sorular, soru içinde"Kıbrıs Harekâtı, öyle sıradan bir harekât mi ki, bu gurur verici bu millı gün, görmezden gelinerek es geçildi.


Unutulmasın ki, bu zâferde, Mehmetçiğin kanı var, milletimizin alınteri var.. Zâferin ardından, bugün var olan beş Türk devletinin yanında, altıncı Türk devletinin doğuşu var. Yüz yılı aşkın, önce İngilizlerin, akabinde de zorba rumların eziyet ve vahşetlerinin yok oluşu var..Ve nihâyetinde, bu harekâtla sağlanan hak ve özgürlük var....Bağımsız bir Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti var...


Diyânet olarak, yoksa bu zaferden haberiniz mi (!) yok.. Yani ne demek bu? Böylesi duyarsızlık ve işgüzârlık olur mu Allâh aşkına! Eğer yok kasıtlı olarak es geçilmiş ise, vay Diyânet'in haline, değil ise, yine vah Diyânet"in haline. Diyanet'e karşı tepkili ve haklı hassasiyetimin ifâdesi olan tariz ve serzenişte bulunmaktan, kendimi bir türlü alamadım.


Alelacele bu yazıyı kaleme aldım. Filistin'e, en uzak islâm diyârlarına hutbeler okutulurken, Fâtihalar ve dualar gönderilirken ve İsrail'e haklı olarak lânetler yağdırılırken, Kıbrıs şehitlerine ve gazilerine, bugünkü Cuma Hutbesi'nde, unutulurcasına yer verilmemesini ve bir duanın bile esirgenerek sessiz kalınması, bir fatiha dahi gönderilmemiş olması, hakikaten ibretliktir ve oldukça da düşündürücüdür.


Türk Milleti'nin ve ordusunun, 20 Temmuz 1974 yilinda gerçekleştirdiği Kıbrıs Harekâtı Zaferi'ne Cuma Hutbesi'nde değinilmemiş olması nedeniyle, Diyânet İşleri Başkan'ın şahsında, Diyânet'i teesüfle kınıyorum. Diyânet bilsin ve unutmasın ki, bu zaferler, diğer zaferler gibi, Türk milletinindir. Ve Türkiye Cumhuriyeti'nin Diyânet'i olarak, öncelikle her zâferimize, milli günümüze, ön yargıların ötesi ve üstünde, ayırım gözetilmeden odaklanılacak ve onlar adına vaazlar verilecek ve Hutbeler okutulacaktır. Tıpki İstanbul'un fethini ve Çanakale Zâferi'ni, anlatan ve muştulayan Hutbeler gibi...


20 Temmuz Kıbrıs Çıkarması'nın yildönümü, şayet bilerek görmezden gelinmesi anlayışı var ise, ki,öyle olmasını temenni etmiyorum ama , bunlar nâfile ve beyhûde gayretlerdir. Tarihe mal olmuş kişiliklerin ve hakikatlerin görmezden gelinmesi, kimseye bir sey kazandırmaz ve millî tarih bakış ve anlayışına da sığmaz....
Sanmıyorum ama yine de, şayet yurt genelindeki camilerde, Kıbrıs Barış Harekâtı'na, Cuma Hutbesi'nde yer verilmiş ve değinilmiş ise, òzür dileyerek sözlerimi ve yazımı geri alıyorum.
 

  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
EDİTÖRÜN SEÇTİKLERİ
    Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Erzurum Olay | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
    Tel : 0 532 414 82 11 0 538 776 25 25