MESCİTSE MESCİT GİBİ OLSUN!

Yeryüzü mescit kılınmıştır…

Bu ilahi hakikat,

Müslüman’a her yerde Rabbine yönelme hakkı ve imkânı tanır.

Ancak bu, ‘Nerede olursa olsun, nasıl olursa olsun’ anlayışıyla mescit yapılmasını meşrulaştırmaz. Çünkü ibadet, saygı ister.

Çünkü namaz, Allah’a karşı kulluğun en üst hâlidir.

Ve çünkü mümin, secdeye vardığında sadece alnını değil, kalbini de koyar.

*

Yola yapan bir Müslüman olarak özellikle akaryakıt istasyonlarında, kamu kurumlarında, alışveriş merkezlerinde veya dinlenme tesislerinde mescit tabelasını görünce mutlu oluyoruz.

Ama o mutluluk, o sevinç çoğu zaman hayal kırıklığına dönüşüyor.

Çünkü çoğu mescit, ne yazık ki ibadet mekanı olmaktan çok, depo gibi, bodrum gibi, adeta saklanılması gereken bir alan gibi tasarlanmış.

*

Daracık bir oda…

Havasız, gün ışığı almayan bir yer…

Yanında çöp kovaları, karşısında tavuk reyonu, bazen tam ortasında temizlik malzemeleri…

Yer yer kirli, bazen seccadeye yer bile yok.

Hele bir de kadınlar için ayrı bir bölüm düşünülmemişse, ibadet imkânı daha çok zora giriyor.

Sözüm ona mescit yapmışız ama yaptığımız yer, içinde ruhun huzur bulacağı değil, bir an önce çıkılmak istenecek bir ortam adeta.

*

Bir insan namaz kılar ya da kılmaz.

Bu onun kendi tercihidir.

Ama birileri bu ibadeti yerine getirmek istiyorsa, ona layıkıyla bir mekan sunmak, insani ve vicdani bir sorumluluktur.

Namaz gizlenecek bir şey değildir.

Secde etmek ayıplanacak değil, yüceltilecek bir haldir.

Mescitler, saklı köşelerde değil, insana değer verilen yerlerde olmalıdır.

*

O halde soruyorum:

Bir oda ayırmak bu kadar mı zor?

Mescit yapıyorsan, havası olsun, temizliği olsun, mahremiyeti olsun.

Abdest alacak yer düzgün olsun.

Bir insan oraya girdiğinde ‘Elhamdülillah’ desin.

‘Ne güzel düşünülmüş’ desin.

Namazını huşu içinde kılsın, gönül huzuruyla çıksın.

*

Camilerimiz elbette var,

Allah eksik etmesin.

Ama caminin olmadığı yerlerde mescit gerekiyorsa, o zaman baştan savma yapmamamız lazım.

Göstermelik değil, ibadet ehline yakışır şekilde.

*

Bu yazı bir sitem değil,

Aslında Diyanet İşleri Başkanlığı başta olmak üzere yetkili ve ilgili kurumlara bir çağrıdır.

Bir uyarı değil, bir hatırlatmadır.

Çünkü biliyoruz ki, Allah’ın emrine karşı sorumluluğumuz vardır, ama kul hakkına karşı da aynı sorumluluk geçerlidir.

Mescidi layıkıyla yapmamak, ibadet edene saygı göstermemektir.

*

Son sözüm şu olsun: :

Ya Allaha yönelmeye, huşu içinde ibadete layık mescit yapın ya da hiç yapmayın…

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.