BELEDİYELERE NEŞTER ZAMANI
Bazı belediye başkanlarının, “Beşikten mezara kadar hizmet sunuyoruz, halkın gündelik hayatını her aşamada kolaylaştırıyoruz” türünden övünç dolu açıklamaları kulağımda yer etmiştir.
Öteden beri halkın seçtiği, siyasi bir hüviyet de taşıyan bu kamu yöneticilerini hep önemsemiş, idari sistem içinde ayrı bir yere koymuşumdur. Hemşehrilerini temsil gibi yüce bir sıfatla şereflendirilen başkanlara, ta Osmanlı döneminde “şehremini” payesi boşuna verilmemiştir.
Öyle ya, şehrin emin kişisidir, halkın güvenini kazanmış ehil yöneticisidir başkan. Güvenilirlik, sadakat ve sorumlulukla özdeş bir kavram olan “Emin” kelimesi, bu bahtiyar yöneticilere yüce Peygamber’den mirastır bir bakıma.
Çevresinde en mert, en iyi huylu, en asil, komşuluk haklarını en iyi gözeten, en doğru sözlü, en güvenilir kimse olarak tanınan iki cihanın şanlı efendisi, “Muhammedü’l-Emin” sıfatıyla meşhur oldu. Kendilerine emin sıfatı layık görülen yöneticilerin de bu yüksek vasıfları taşımaları boyunlarının borcu değil midir? Böyle yüksek karakterli, vasıflı, dürüst idarecilerimizden Allah razı olsun.
Amma velakin “çıkartemini” adi kurnazlığını yüce “şehremini” sıfatına tercih eden o kadar karaktersiz zuhur etti ki, sormayın gitsin!
Hepinizin malumu olan bu çerçeveyi çizdikten sonra, güya yüzde doksanı Müslüman olan bir memleketin “şehremini” postuna kurulmuş kimi. yöneticilerin karnesine göz attığımızda, hayretten küçük dilimizi yutuyor, büyük dilimize en şedit küfür mermilerini yüklemek zorunda kalıyoruz.
Son birkaç ayda CHP’li belediyelere yapılan operasyonlarla ilgili haberler, “Belediyelerin yolsuzluk ve hırsızlıktan arındırılması” için büyük bir seferberliğe ihtiyaç olduğunu gösteriyor.
Yargıya taşınan ihaleye fesat karıştırma, yolsuzluk, kamu erkinin şahsi çıkarlar uğruna kullanılması gibi isnat ve iddialar hakkındaki mahkeme kararlarını tüm toplum merakla bekliyor.
Burada siyasi partilere, sivil toplum kuruluşlarına ve vatandaşlara düşen müşterek bir görev var. Hepimiz fiilden faile gitmek düsturunu benimsemeliyiz. Baktık ki ortada bir yolsuzluk, hırsızlık var; hemen dikkat oklarımızı bu alçakça fiilin failine, öznesine çevireceğiz. Fail, değil partilimiz, kardeşimiz bile olsa onun fişini derhal çekip, önce gönlümüzden sileceğiz, dostluk, arkadaşlık, partililik irtibatımızı koparacağız. “Bizim hırsızımız” kafası, hırsızı aklamanın, pâklamanın alçakça bir tezahürüdür ve hırsıza sahip çıkanın hırsızdan hiçbir farkı yoktur. Hırsızlıkları ayan beyan ortada iken, dilleri bu alçaklara hırsız diyemeyenlerin hâl-i pürmelalini hayret ve ibretle seyrediyorum, istikbal için kahırlanmaktan kendimi alamıyorum.
BELEDİYELERİN YOLSUZLUK ÜSSÜ, HIRSIZLIK MERKEZİ OLMASI BEKA SORUNUDUR
Belediyelerde ayyuka çıkan yolsuzlukların kökünden kurutulması, ülkemiz için farz olan temiz toplum harekâtının ilk adımıdır.
Artık gizlenemez boyutlara ulaşıp aşikâr hale gelen yolsuzlukların yargı ameliyatıyla şifaya kavuşturulması, işin tedavi kısmını oluşturuyor. Elbette elzemdir, amma kâfi değildir.
Daha önce de bu köşede ifade ettim, asıl önemli olan, tıpkı “koruyucu hekimlik” yöntemiyle, yolsuzluktan korunma seferberliğine ihtiyaç var. Kamu malına göz diken, Allah’tan korkmaz, kuldan utanmaz muhterisleri daha hain emellerine ulaşamadan saf dışı bırakmak için gerekli yasal düzenlemelerin hayata geçirilmesi, gecikmeye tahammülü olmayan bir vatan görevidir.
Belediye başkanlarının, adil, etkili, şeffaf denetim ve teftiş işlemlerinin soluğunu ensesinde 7/24 hissetmeleri, BYKK vizyonunun (Belediyelerde Yolsuzluğa Karşı Koyma Vizyonu) en temel koşuludur.
Ayrıntıları, kanun koyucunun ihtisas birimleri elbette bizden daha iyi bilir. Sayıştay’ın, tıpkı bölge idare mahkemeleri, Bölge İstinaf Mahkemeleri gibi, bölgesel çapta teşkilatlanmalarının yolu açılmalıdır. Yapay zeka destekli, dijital müfettişlikler oluşturulmalı; belediyeleri denetleyecek Sayıştay birimleri, mühendisler ve teknik elemanlarla takviye edilmelidir.
Gerekli yasal düzenlemelerin yapılarak; mali denetimden uzak, kaçak harcamalar ve ellem-gullem işlemlerin aparatı haline gelen (emdikleri haram kan ile iyice semiren) BİT’lerin süratle zapturapt altına alınması gerekiyor. Belediyeler; vasıfsız parti militanlarının, ahbap çavuşların iş ocağı, bankamatik çalışanların çiftliği olmaktan kurtarılmalıdır.
Fakir bir memur olarak belediyenin bir kapısından girip villa, köşk, dolar, euro zengini olarak diğer kapısından çıkan uyanık tipler, vurguncu müteahhitler fideliğine dönen belediyeleri zapturapt altına almadan, ülkenin yolsuzluk karadeliklerini kapatmanın yolunu bilen varsa beri gelsin!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.