Kadir Sabuncuoğlu, Hasangala’yı kitapta yalnızca bir köy olarak değil, insanın mizacını yoğuran bir yaşam alanı olarak anlatıyor. Yıllar sonra geri döndüğü toprakların kapısını bu kez kelimelerle aralarken; sabah serinliğine sinmiş o toprak kokusunu, kışın tandır başındaki sıcaklığı, yaz gecelerinde taş duvarlardan yükselen çocuk seslerini adeta yeniden duyuruyor.
Kitap, bir mekanı anlatmaktan çok daha fazlasını yapıyor. Hasangala’nın insanlarına nakşettiği mertliği, dayanışmayı, unutulmasın diye saklanan kültürel hafızayı canlı tutuyor. Sayfalar arasında sadece bir coğrafya değil, o coğrafyanın karakter verdiği insanlar dolaşıyor.
Gazetecilik anıları ise esere ayrı bir soluk katıyor. Sabuncuoğlu’nun genç bir muhabirken yaşadıkları, mesleğin ona öğrettiği sorumluluk ve sabırla birleşip Hasangala’nın ruhuna karışıyor. Böylece ortaya hem mesleki hem de kişisel bir yolculuk çıkıyor.
Yazarın şu cümlesi, kitabın özünü belki de en sade haliyle özetliyor:
“Hasangala bana sadece doğduğum yeri değil, kim olduğumu öğretti. Bu kitap, o öğretiye duyduğum şükrandır.”
“Kalbimdeki Manşet Hasangala”, memleketini uzaktan özleyenlere, taş evlerin gölgesinde büyüyenlere, çocukluğunu kokularla ve seslerle hatırlayanlara tanıdık gelecek bir hikaye sunuyor. Aslında anlatılan, yalnızca Hasangala değil; hepimizin içinde sakladığı “eve dönüş” duygusunun dingin bir hatırlatması.
Sabuncuoğlu bu kitapla hem kendi geçmişine selam gönderiyor hem de okurun kalbinde unutulmuş bir duyguyu yeniden uyandırıyor.



Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.