Çağımız öyle bir dönüşüm içerisinde ve öyle bir hızla ilerlemekteki her sabah kalktığınızda erken kalkanlardan bir adım geride olduğunuzu açıkça gözlemleyebiliyorsunuz.
Bu çağda çok güçlü ve son model bir aracı düşünün her tarafı şahşahalı olsa bile araçtaki en önemli mekanizma fren mekanizmasıdır.
İşte insanoğlu da fizik olarak ne kadar güçlü kaslara sahip olursa olsun en önemli mekanizması ahlak mekanizmasıdır.
Makam mevki para pul fizik kas göz karizma ne sayarsanız neye sahip olursanız olun eğer ahlak mekanizmanız bozuksa güçlü değilsinizdir.
Ahlaksız olan bir insan her zaman zayıf insandır.
İnsanların makamları vardır ama oturdukları koltukları boş görürüsünüz.
Şair ne kadar güzel ve doğru söylemiş;
''Ne adamlar gördüm üstünde elbise yok,
Ne elbiseler gördüm içinde adam yok'' diye.
Memlekette öyle insanlar görürsünüz ki gerçekten edep, haya ve ahlak denince akla ilk gelen kişidir.
Yaşamına ve hayatına baktığınız zaman hakikaten mazlum ve sefildir.
Ama onun ahlakından dolayı şerefi ve haysiyeti her şeye bedeldir.
Birde parası, pulu, makamı, şöhreti ve şanı vardır.
Ama eskilerin deyimiyle ahlak, şeref ve haysiyet anlamında Erzurum şivesi ile ''Urus parası ile beş para etmez''.
Mesele bu kadar açıktır.
Bir çok Türk filminde izlemişizdir aslında yaşanmış hikayelerdir filmlerin senaryoları.
Baba çalışıp kazanır alın terini siler ama büyüttüğü evladına gerekli ahlaki değerleri vermediği için adamcağız ölünce kabrinde bile rahat edemez.
Çünkü çalışıp kazandığı malı canım dediğim evladı dünya yaşantısında ahlaksızlık edepsizlik içinde yaşadığı için babanın ebedi alemini berbat etmiştir.
Eskilerde filmlerde izlerdik bu gibi durumları şimdi hayatımızın her anında karşımıza çıkmaktadır.
Bu konuları defaten yazdık yazmaya da devam edeceğiz.
Vallahi bu gün gençlik perişandır.
Kendi ellerimizle kendi geleceğimizi yok ediyoruz.
Bu gün Babanın evladından evladın babasından haberi yoktur.
Edepsizlik ve ahlaksızlık had safhadadır.
Al oğlum istediğin para istediğin özel okul git oku doktor ol,öğretmen ol deriz.
Ahlaktan edepten zerre kadar haberdar etmediğimiz oğlumuz gider okur ve doktor olur..
Ama bilmiyoruz ki;
Ahlaksız bir doktor şifa değil hastalık ve mikrop saçar.
Biz artık bu toplumda mikropları yok etsin diye okuttuğumuz doktor ettiğimiz oğlumuzun topluma mikrop saçan bir virüs olduğunu algılamalıyız.
Yine diğer taraftan ahlaktan edepten yoksun öğretmen olan oğlumuza bu toplumun geleceği olan genç yavrularımızı emanet ediyoruz.
Peki bu toplumun yarınları olan yavrularımız bizim ahlaktan yoksun öğretmen oğlumuzdan ne öğreniyor.
Edepsizliği ve ahlaksızlığı
Sonrası malum bize emanet edilen günahsız yavruları Anne ve Babalarının eline pimi çekilmiş bir el bombası olarak teslim ediyoruz.
Mesele daha net anlaşılsın diye basit bir örnek daha vermek istiyorum.
Hepimiz zaman, zaman otobüsle uzun yolculuk yapmışızdır.
Yolculuk esnasında istisnai durumlar olmuştur.
Mesela sarhoş ahlaksız ağzından çıkan kelimeleri kulağı duymayan kendince çok akıllı ama yolcularca ahmak olarak nitelendirilmiş bir şoför hiç birimiz bir daha bu zavallı edepsiz adamın kullandığı arabayla yolculuk etmek ister miyiz?
Elbette verilen cevap; Hayır olacaktır.
O yüzden muhterem dostlar; Gençlik, bir toplumun anlamlı yapısı ve kendini ortaya koyan değeridir.
Toplumsal değerlere sahip olan gençlik bir anlamlı yaşantı ile her şeyin geleceği ve hayattan nemalanma ve yaşantının güzelliği olarak karşımıza çıkar.
Gençlik, ahlaki ilkelere sahip olduğunda ve kendi özünü ortaya koyduğunda bir ilkeler bütünü olarak kendini özümseyen bir bütünlük sergiler.
Sevgi ve nefretleri ahlaki ilkelerle dengeli bir yapıya oturtan gençlik herkese faydası olan ortamı geliştirir.
Sağlıklı yaşantılar ile büyüyüp gelişen gençlik, kurduğu aile yapıları ile toplumun geleceğini sağlam temellere dayandırır.
İlişkileri sınırsız durumlarla ortaya koyan ve aşırı özgürlük ile yola çıkan ve değer yargılarından özgün ve bağımsız ortaya koyduğu yapılar ile hareket eden yapılar hep başkalarının saç ayakları olurlar.
Gelecek nesillerin bu gençlerimizin eseri olacağını, toplumun ve bizlerin sapkınlığa düşmememiz için ahlaki değerlerin bilincinde olarak hayatımıza yön vermeliyiz.
Ahlakın sınırlarını ve ilkelerini ve her zaman ve zeminde uygulamaktan kaçınmadan kontrollü davranışlar ve haklar ile yol almalı kişilik bozukluklarına engel olmalıyız.
Öyle Ramazan ayında davul, zurna çalıp Karagöz, Hacivat oynatma ile bu işler düzelmez.
Unutmayınız; Bir toplumun halkasının en zayıf tarafı her zaman edepsiz ve ahlaksız tarafıdır.
Ve düşmanlarınız sizi her daim halkanın bu zayıf tarafından vururlar.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.