
Müslüm Aktürk
Erdoğan’ın sabrı, Bahçeli’nin cesareti ve Terörsüz Türkiye
Terörsüz Türkiye sloganıyla başlatılan sürecin sonuna geldik.
Emperyalist güçlerin başımıza açtığı bu önemli sorunla neredeyse yarım asırdan beri uğraşıyoruz.
Türkiye enerjisinin önemli bölümünü terör belasına heba etti.
Gencecik insanlarımız; asker, polis, korucu, öğretmen şehit düştü.
50 binden fazla cana mal olan 41 yıllık bu kâbus döneminde anaların gözyaşları sel oldu.
Can güvenliği kalmadı. Öyle ki şehirlerarası yollara gece çıkılamadı, gündüzleri askerlerin korumasında konvoy halinde ancak seyahat edilebildi.
Terör saldırılarının yoğunlaştığı yaz mevsimi bölge halkı için korku mevsimine dönmüştü.
Anadolu Ajansı’nda çalışırken yaklaşık 10 yıl Doğu ve Güneydoğu’da görev yaptım. Memleketim Şanlıurfa’nın dışında Diyarbakır, Mardin, Elazığ, Malatya, Bitlis, Van, Hakkâri gibi kentlerimizi gezdim, vatandaşlarımızla sohbet ettim.
Yanılmıyorsam Van’daki görevim sırasında Bitlis’ten beni ziyarete gelen misafirlerimize şöyle bir soru sormuştum: “Bir takım haritalarda Mersin’den başlayarak Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerindeki iller Kürdistan diye bir bölgede gösteriliyor. Siz böyle bir bölünmeyi istiyor musunuz?”
Hem o misafirlerimden hem de farklı yerlerdeki sohbetlerde aldığım yanıtlar şöyle oldu: “Biz kafayı mı yedik? Mersin, Antalya, Ankara, İzmir, İstanbul’dan niye ayrı kalalım? Bu illerimizin nimetlerinden yararlanmaktan ne diye vaz geçelim? Asla Türkiye’den ayrılma gibi bir düşüncemiz olamaz...”
Bu konuştuklarımız 1990’lı yıllarda idi. O günkü Türkiye ile şimdiki Türkiye arasında dağlar kadar farkın olduğu bir dönemde bile bölge halkı Türkiye’den kopmak istemiyordu…
EKONOMİ OLUMSUZ ETKİLENDİ
Can güvenliğinin olmadığı bölgede haliyle ekonomi de olumsuz yönden etkilendi. Sermaye bölgeden uzaklaştı.
Şantiyeleri basılan, çalışanları katledilen iş insanları yatırım yapmaya cesaret edemediler.
Allah korusun, şayet o kâbus dolu günler devam etseydi bugün Gabar’da günlük 100 bin varile ulaşan petrolü keşfetmek mümkün müydü?
Terörün ülkemize verdiği zararı saymakla bitiremeyiz.
Türkiye’nin bu kamburdan kurtulması için birkaç defa yapılan girişimler, kardeşi kardeşe düşürenlerin araya nifak sokmasıyla maalesef sonuçsuz kaldı.
Türkiye, PKK terörünün başladığı ve özellikle de palazlandığı 80’li, 90’lı dönemlerde şimdiki gibi güçlü değildi. Silah, teçhizat konusunda zayıftı. Akşam karanlık çöktüğünde sağlıklı, nokta atışı yapacak operasyonları gerçekleştiremiyordu. Bu nedenle teröristler istedikleri yeri akşam karanlığında basıp sabaha kadar eylemlerini sürdürüyorlardı.
Maalesef bu baskınların haberlerini yapmak durumunda kaldık. Katliama uğrayan köye gittiğimizde, öğlene doğru olmasına rağmen yakılan evlerde üzerlerinde hala duman tüten cesetlere rastlıyorduk.
Bu tür saldırılar sadece savunmasız sivillere karşı yapılmıyordu, karakollar da basılıp Mehmetçiklerimiz şehit ediliyordu, kaçırılıyordu…
DEM PARTİ’NİN ALDIĞI POZİSYON
Türkiye, PKK terörü karşısında büyük bedeller ödedi. Çok şükür ki Cumhurbaşkanı Sayın Recep Erdoğan’ın sabrı, MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli’nin cesareti ile oluk oluk akan kanın durması sağlandı, “böl yönet devri” kapandı.
Elbette bu aşamaya kolay gelinmedi.
Türkiye’nin savunma gücü, operasyonlarını gece-gündüz, yaz-kış demeden ve sınır ötesine kadar geliştirme kabiliyeti, PKK’nın silah bırakıp kendini fes etme sürecini oldukça etkiledi.
Ayrıca Türkiye’nin kararlı duruşu ve müthiş operasyonları, PKK’ye destek veren güçlerin gardını kırdı.
Ve elbette DEM Parti’nin de bu aşamada aldığı pozisyon, PKK’nın silah bırakmasında büyük rol oynadı.
Şunu unutmamak lazım ki, ister A parti, ister B parti, ister şuralı, ister buralı olsun Terörsüz Türkiye’de herkes kazanacaktır.
Emperyalist güçler “Türkiye enerjisini boşa tüketsin” diye boş durmadılar; sağ-sol ve mezhep çatışmalarının çıkması için ellerinden ne geliyorsa yaptılar, direnç göstermeye kalkan hükümetleri darbelerle alaşağı ettiler.
Allah’a şükürler olsun ki Türkiye eski Türkiye değil ama yine de dikkatli olmak lazım.
Başta Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan ve MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli olmak üzere bu sürece emeği geçen herkese çok teşekkür ediyoruz. Sonuçlanması imkânsız gibi görünen görüşmeleri sabır ve cesaretle istenilen noktaya getirenleri kutluyoruz.
Terörsüz Türkiye mutluluğunu sadece bizlere değil henüz doğmamış, gelecek nesle de armağan eden devlet büyüklerimize minnettarız…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.