Abdurrahman Zeynal
SARIKAMIŞ HAREKÂTI AH Kİ NE AH
Birinci Dünya Savaşı başlayınca Osmanlı Devleti savaş ilan etmiş, Türk yiğitler köylerden, kasabalardan akın akın asker olmak için şubelere akın ettiler. Halife IV. Mehmet Reşat’ın kutsal cihat ilanını duyunca anasından, babasından köylülerinden helallik alıp askerlik şubesinin yolunu tuttular.
Türk olan Mehmetler genç, atılgan, güçlü, kuvvetliydi. Askerlik işlemleri tamamlanıp bitirince üçüncü ordu emrine verildiler. Toplanan diğer asker arkadaşlarıyla birlikte bulunduğu yerde bir iki gün eğitime tabi tutulduktan sonra haydi Erzurum’a dediler.
Toplanan askerler Ulukışla’dan sırtlarında çanta, torbalarında azıklarıyla yola düştüler. Öyle ya Niğde, Kayseri, Sivas, Erzincan yolu takip edilerek Erzurum’a gideceklerdi. Günlerce yol yürüdüler. Aç kaldılar. Susuz kaldılar... Banyo yapmadılar… Yürüdüler… Yürüdüler….
Yağmurda, çamurda, dağ yollarında yürüdüler. Bakımsızlık, bitlenmelerine sebep oldu. Nihayet Erzurum’a vardıklarında soğuklar başlamış, palandöken dağları yağacak karı bekliyordu. Binlerce asker şehir sokaklarını doldurmuş, kışlalar dolmuştu. Kılık kıyafetleri yazlıktı. Henüz kışlık giyecekleri gelmemişti. Ancak önü kış ve bir an önce paltoları, çizmeleri gelmeliydi.
Kasım ayı bitmiş, kar yağmış, etraf beyaza bürünmüştü. Aniden askerlere haydi hazırlanın gidiyoruz dediler. Yeterli yiyecek, giyecek, teçhizat olmadan dokuzuncu kolordunun askerleri Narman üzerinden Bardıza doğru harekete geçtiler.
Mehmetler bölükleriyle birlikte 900 kilometrelik yoldan sonra 130 kilometre yolu daha yürüyerek gittiler.. Gittiler.. Halsiz düştüler. Güçleri, takatları, mecalları kalmamıştı.
22 Aralık 1914… 9.Kolordu Soğanlı Dağlarına tırmandı. Rakım 3000 metre. Tipi, kar, soğuk ve karşıda düşman mevzileri.....
Mehmetler 1100 kilometre yürümüş güçlerini, kuvvetlerini kaybetmişlerdi. Soğuk iliklere işlerken askerlerde donma başlamıştı. Tam bu esnada 9. Kolordu Kurmay başkanı Yarbay Şerif İlden askere ileri hareket etmelerinin emrini verdi. Asker yürüyordu…
Fakat bir asker karların içine oturmuş, çıldırmanın tüm emarelerini gösteriyordu. Yarbay Şerif İlden gördüğü bu durumu şöyle tasvir ediyordu. "Yol kıyısında karların içine çömelmiş bir er, bir yığın karı kollarıyla kucaklamış, titreyerek feryat ederek dişleriyle kemiriyor, tırnaklarıyla kazıyordu”.
Kaldırıp götürmek istedim. Mehmet önceki hareketini hiç bozmadı ve beni hiç görmedi. Zavallı cinnet geçiriyordu….!
Acınacak haldeki asker Orta Anadolu’dan gelen Mehmet’ten başkası değildi. Birazdan ruhunu teslim edecek ve şu uğursuz buzullar içinde on binden fazla donarak şehit olanlardan biride bu Mehmet olacaktı.
25- 26 Aralıkta öyle bir soğuk oldu ki eksi kırkları buldu. Fırtına, esen rüzgâr ve yağmakta olan kar havayı bile dondurmuştu. Savrulan kar taneleri birer mermi gibi Mehmetlere saplanıyordu. Acı soğuğa kim dayanır ki Mehmetler dayansın….
Böylece binlerce Mehmet donarak Allahu Ekber ve Soğanlı Dağlarında hakka yürüyüp şehadet şerbetini içtiler…..
Bu vatan bize bedeva kalmadı. Türk Miletli Milyonlarca şehit verdi. O emanet Türkiye Cumhuriyeti oldu. Buna sahip çıkmak her Türkün görevi oldu.
Ruhları şad mekânları cennet olsun…


Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.