“Ergenekon” soruşturması kapsamında Odatv'de yapılan aramalar sonrasında gazeteciler Ahmet Şık, Nedim Şener ve Soner Yalçın'ın da aralarında bulunduğu 10'u tutuklu 13 sanık hakkında açılan davanın 11. duruşması yapıldı. Duruşma neticesinde Şener, Şık, Coşkun Musluk ve Sait Çakır'ın dahil dört kişinin tahliyesine karar verildi.
Dava kapsamında Silivri Cezaevi’nde tutuklu bulunan Oda Tv Genel Koordinatörü yazar Doğan Yurdakul, 21 Şubat’ta sağlık sorunları nedeniyle tahliye edilmişti.
Davanın bugünkü duruşmasında tutuklu sanıklar Ahmet Şık ve Nedim Şener'in de aralarında bulunduğu 4 sanık tahliye edildi.
Tutuklu gazeteciler Nedim Şener, Ahmet Şık, Sait Çakır ve Coşkun Musluk’un tahliyelerine ”suç vasfının değişme ihtimali” ve ”tutuklu kaldıkları süreyi göz önüne alarak” kararlaştırdı.
Taleplerin alınmasının ardından Savcı Ufuk Ermertcan mütalaasını açıkladı Savcı tutuklu sanık Oda tv yazarı Sait Çakır’ın tahliyesini isterken diğer 9 sanığın tutukluluk halinin devamı yönünde karar verilmesini istedi. Mahkeme heyeti Ahmet Şık’a bazı sorular yöneltti Şık ise susma hakkını kulandığını belirterek, "Bilin ki susmam suçsuzluğumdan ve haklılığımdan. Tapelerin tamamının okunması lazım. Savcı işine gelen yerleri almış, gelmeyen yerleri almamış" dedi. Duruşmaya taleplerin değerlendirilmesi için ara verildi.
Ergenekon soruşturması kapsamında aralarında gazeteciler Nedim Şener ile Ahmet Şık’ın da bulunduğu 10’u tutuklu 13 sanık hakkında görülen Oda tv davasının 11. duruşması görülmeye devam ediyor.
"İDDİANAMENİN ÖZÜ ÖRGÜT YARATMAKTIR"
Özel yetkili İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmada, Ahmet Şık’ın avukatı Fikret İlkiz ek savunmasını yaptı. "Şüpheliler gazeteci olmasına rağmen iddianamenin özü örgüt yaratmaktır" diyen İlkiz, iddianamenin suçlu göstermek için özel bir niyetle hazırlandığını savunarak suçlamaların somut olmadığını iddia etti. İlkiz, "Bu dava gazetecilerin yargılandığı davaysa biz de yargılanan gazeteciyiz. Gazeteciler yalan haber yaptıkları için değil gerçekleri yazdıkları için tutuklu olduklarını biliyorlar" dedi. İlkiz, "Telefon tapelerinde benimle yaptığı görüşmeler var. Bana kitabıyla ilgili haberler çıktığında ’Ne yapayım?’ diye sordu Ahmet Şık. Ben de "Bir an önce yayınla da üzerindeki şaibe kalksın" dedim. İşte o tapelerdeki talimat verdiği iddia edilen Fikret Abi benim" dedi.
ŞIK: SUSMAM SUÇSUZLUĞUMDAN
Savunmanın ardından tutuklu yargılanan Ahmet Şık kürsüye çağrıldı. Üye hakim Şık’a sorular yöneltti. Şık ise susma hakkını kulandığını belirterek, "Bilin ki susmam suçsuzluğumdan ve haklılığımdan. Tapelerin tamamının okunması lazım. Savcı işine gelen yerleri almış, gelmeyen yerleri almamış. Heyetin bana soru sorması için önce Yalçın Küçük’ün Ergenekon’un lideri ve Soner Yalçın’ın da yönetici olduğunu, Nedim Şener’in de bilerek ve isteyerek yardım ettiğini inandıracak delillerle ortaya koyması gerekir" dedi. Şık, "Nedim Şener’in bu kitapla hiçbir ilgisi yok. Olsaydı söylerdim. Ben kimsenin emeğini yemem. Bu kitabı yazmakta tek katkı benim haber kaynaklarım" diye konuştu.
ŞIK SESİNİ YÜKSELTTİ
Şık, üye hakimin, gazeteci Alper Görmüş’ün Nokta Dergisi’nde yayınlanan ’darbe günlükleri’ haberine ilişkin soru sorması üzerine, sinirlenerek sesini yükseltti. Şık, "Bana doğru dürüst soru sorun. Bunun davayla ne ilgisi var?" demesi üzerine Mahkeme Başkanı Mehmet Ekinci, Şık’ı uyararak sorulara cevap vermesini, aksi takdirde yerine oturmasını istedi. Ahmet Şık, yüksek ses tonuyla konuşmaya devam edince bazı jandarma görevlilerinin ayağa kalktığı gözlendi. Şık ’darbe günlükleri’ haberine ilişkin soruya, "Haberi ben yazmadım ancak bir gazeteci olarak bu habere imza atmak isterdim" dedi. Şık ayrıca, "Telefonda ’Fikret Ağabey’ dediğim kişi avukatımdır. Avukatım bile davanın gizli sanığı haline gelmiştir" diye konuştu.
DİNK CİNAYETİYLE İLGİLİ ÇIKINCA YENİ KİTAP YAZACAĞIM
Ahmet Şık’ın ardından kürsüye gelen Nedim Şener de üye hakimlerin sorularını cevapladı. Nedim Şener, yapmadığı ve yazmadığı bir kitabı anlatmaya çalıştığını ve bunun çok zor bir durum olduğunu belirtti. Gözaltına alınmadan önce Hrant Dink cinayetine ilişkin yeni bir kitap çalışmasının bulunmadığını ancak tahliye edildiğinde Devlet Denetleme Kurulu raporları doğrultusunda, Hrant Dink cinayetiyle ilgili yeni bir kitap yazacağını kaydetti. Nedim Şener de, "Bu kitapları nasıl yazmadığımı anlatmaya çalışıyorum. Yazmadığım bir şeyi nasıl anlatayım? Ben gerçek uğruna hayatımı vermeye hazırım" dedi. "Ahmet’le mahkemede ayrıldık. Ben ’ilahi adalet’ diyorum, o ’diyalektik adalet’ diyor" diyen Şener tahliyesini talep etti.
EMİN ARSLAN DIŞARI ÇIKARILDI
Bu arada taleplerin alınması sırasında verilen kısa aranın ardından Mahkeme Başkanı Ekinci, duruşmayı izleyen eski Emniyet Genel Müdür Yardımcısı Emin Aslan’ın arada sanıklarla konuştuğunu belirterek, "İleride tanık olma durumunuz olabilir. Lütfen dışarı çıkın" dedi.
YALÇIN: HAKİM VE SAVCILARIN 3 GÜN HAPİSTE YATMALARI GEREKİYOR
Talepleri alınmak için kürsüye çağrılan sanık Soner Yalçın "Büyük ihtimalle bizi yine burdan Silivri’ye göndereceksiniz yeni bir tarih vereksiniz. Biz tekrar gelip gazetecilik, yazarlık üzerine konuşmalar yapacağız. Masumiyetimizi anlatacağız ve tekrar Silivri’ye döneceğız. Bu böyle sürüp gidecek. Bu yüzden herhangi bir talebim yok. Tutukluluk kararı veren hakim ve savcıların en az 3 gün hapishanede yatması gerekir" dedi
"TAHLİYE İSTEYEREK SİZİ ZOR DURUMDA BIRAKMAK İSTEMİYORUM"
Soner Yalçın’dan sonra söz alan tutuklu sanık Barış Terkoğlu "Ben inandıklarımı yazmaya devam edeceğim. Beni hapsederek engelleyemezsiniz. Gir çık, gir çık olacaksa müebbet verin veya tedavi ettirin beni. Çünkü ben tüm yazdıklarıma sonuna kadar inanıyorum. Ben Balyoz’la ilgili bir haber yapıyorum. Bir yanlışlığı düzeltiyorum. Ben adalete yardımcı oluyorum. Yaptığım haberlere ait bir düzeltme var mı? Yok. Demek ki doğru yapmışız. Sizden sadece bu tabloya baktığınızda bir hata yapılıyor mu diye bakmanızı istiyorum. Sizden tahliye isteyerek sizi zor durumda bırakmak istemiyorum. Ben adalet istiyorum" dedi.,
"ODATV ÇALIŞANLARININ EVİNE SÖZDE HIRSIZ GİRİYOR"
Odatv ofisinde el konulduktan sonra dosyaya konulmayan ama kendilerine de verilmeyen yazılı evrakların adli emanetten istenmesini talep eden Barış Pehlivan "Oda tv çalışanlarının evlerine son altı ayda 3 kez hırsız girdi. En son 1 Mart’ta oldu. Ama evlerden hiçbirşey çalmıyorlar sadece ortalığı dağıtıyorlar. Bir hırsız birşey çalmayacaksa neden eve giriyor. Bunun normal olmadığını biliyorum. Bu gözdağlarıyla bizlere pislikleri bulaştıramazlar. Ahmet Şık’ın kitabını Oda tv’ye kimin koyduğunu bir sonraki duruşmada söyleyeceğim. Nasılsa tutukluğum devam edecek" şeklinde konuştu.
"1 YILDIR SARIŞIN OLMADIĞIM İÇİN Mİ TUTUKLUYUM"
Davanın meşruiyetini yitirdiğini ancak hala devam ettiğini belirten sanık Coşkun Musluk ise, "Burada savunma yapmak zorunda kaldığı için utanıyorum" dedi. Tutuklu sanık Müesser Yıldız Uğur mahkemeye sunduğu yazılı savunmasında şu ifadelere yer verdi: "İklim Ayfer Kaleli’nin işlediği öne sürülen suçlar ve onun için talep ceza benden fazladır. O tutuksuz ben tutukluyum. Neden? 1 yıldır bunun cevabını arıyorum. O sarışın sen esmersin veya o uzun boylu sen kısa gibi bir cevap bile kabulümdür. Yeter ki bir cevap veriniz"
SAVCI SAİT ÇAKIR’IN TAHLİYESİNİ İSTEDİ
Taleplerin alınmasının ardından Savcı Ufuk Ermertcan mütalaasını açıkladı Savcı tutuklu sanık Oda tv yazarı Sait Çakır’ın tahliyesini isterken diğer 9 sanığın tutukluluk halinin devamı yönünde karar verilmesini istedi.
CİHANER DE DURUŞMAYI İZLİYOR
Öte yandan CHP Denizli Milletvekili İlhan Cihaner ile gazeteciler Uğur Dündar, Ruşen Çakır Haluk Şahin’in de aralarında bulunduğu çok sayıda isim de duruşmayı izledi.
YALÇIN KÜÇÜK: BEN ORDUNUN İKTİDARI ALMASINI İSTEMEYENLERDENİM
İkinci Ergenekon davasında savunmasını yapan tutuksuz sanık Yalçın Küçük, "Darbeye zemin hazırlamak için kaos ortamı yaratmaya çalıştığı" iddiasıyla suçlandığını, kaos sözcüğünün ’büyük boşluk’, ’gaz’ gibi anlamları olduğunu anlatarak, "Beni gaz yapmaktan mı mahkum edeceksiniz? Türk Ceza Kanunu’nda böyle bir suç yok" dedi. Tutuksuz sanık Yalçın Küçük, Abdullah Öcalan’ın avukatlarının kendisiyle görüşerek, Öcalan’ın talimatlarını ilettikleri iddiasını reddetti. Darbe suçlamasını kabul etmediğini belirten Küçük, "Ben ordunun iktidarı almasını istemeyenlerdenim. Sonra beni ne yapsınlar" dedi.
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen İkinci Ergenekon Davası’nın 165. duruşmasında savunma yapan tutuksuz sanık Yalçın Küçük, iddianamede yer alan hakkındaki suçlamalara değinerek, "Yazık bana, haksızlık bu" dedi. Cumhuriyet Gazetesi’nde bir dönem çalıştığını anlatan sanık Küçük, "Hayatımın en güzel yıllarıydı. 1976 yılında Cumhuriyet Gazetesi’nden ayrıldım. O günden sonrada İlhan Selçuk ile görüşmedim. İlhan Selçuk neşeli sevdiğim bir insandı. İnsanlar birbirlerini severler zaman zamanda tartışırlar" diye konuştu.
Darbe suçlamasını kabul etmediğini belirten Küçük, "Ben ordunun iktidarı almasını istemeyenlerdenim. Sonra beni ne yapsınlar" şeklinde konuştu. Kendi yazdığı yazılara değinerek yazılarının suç unsuru taşımadığının altını çizen Küçük, "Sizde de kabiliyet varsa yazın" diyerek bu sözlerini mahkeme heyetine söylemediğini belirtti.
Yalçın Küçük, savunması sırasında yanında getirdiği çok sayıda Türkçe, İngilizce Fransızca kitap, sözlük, dergi ve dosyadan alıntılar yaptı. Mahkeme Başkanı Özese’ye ’Reis Beyefendi’ diye hitap eden sanık Küçük, savunmasını, sesini yükselterek, alçaltarak bazen de fısıldayarak yaptı.
"BENİ GAZ YAPMAKTAN MI MAHKUM EDECEKSİNİZ"
Ergenekon operasyonlarının Ocak 2008’de başladığına dikkat çeken Küçük "Mahkeme bir darbeyi ortaya çıkarmak için kuruldu. Ama bir darbe ortaya çıkaramadı" dedi. Oda TV davasından da yargılandığına dikkat çeken Küçük, "Aynı fiilden dolayı 2 kez yargılama olmazö dedi. Küçük, "Darbeye zemin hazırlamak için kaos ortamı yaratmaya çalıştığı" suçlamalarına değinerek kaos sözcüğünün İngilizce, Fransızca sözlüklerden karşılığını gösterdi. Kaosun ’büyük boşluk’, ’gaz’ gibi anlamları olduğunu anlatan Küçük "Beni gaz yapmaktan mı mahkum edeceksiniz? Türk Ceza Kanununda böyle bir suç yok. Dünya kaos üzerine kurulu. Herkesin bir kaosu var. Bu kadar herkesin yarattığı kaostan beni mi mahkum edeceksiniz? Size kaos yazan 100 gazete kupürü gösterebilirim" diye konuştu.
MAHKEME BAŞKANI UYARDI: YALÇIN BEY SAKİN OLUN
Küçük’un savunması sırasında öfkelenerek bağırması üzerine Mahkeme Başkanı Özese "Yalçın Bey, öncelikle sakin olun. İddianamedeki iddiaları araştırıyoruz. Burada ciddi bir yargılama yapılıyor. Mahkememiz sizin hakkınızda önyargılı değil" şeklinde konuştu. "Endişelenmiyorum" diyen Sanık Küçük, "İçimden gelen ateşle böyle konuşuyorum. Televizyonlarda da böyle konuşurdum. Ben böyle konuşmazsam benim konuşmadığımı zannederler" dedi.
"PEKÇOK AVUKAT MİTÇİ OLDUKLARI İÇİN SERBEST KALDI"
Sanık Yalçın Küçük, terör örgütü lideri Abdullah Öcalan’ın avukatlarından İrfan Dündar ile telefonda görüşerek, Dündar ve arkadaşlarının Öcalan’dan aldığı talimatları kendisine ilettikleri iddiasına reddetti. Küçük, Gebze cezaevinde yatarken şu anda milletvekili olan Aysel Tuğluk ve avukatlık yapan İrfan Dündar’ın Kürt vatandaşları ziyaret etmek için geldikleri sırada kendisiyle de görüştüklerini ifade ederek, iddia edildiği gibi Dündar’dan talimat almadığını söyledi. Tuzak olarak düşündüğü için Dündar ile görüşmek istemediğini söyleyen Küçük, "Aradan 10-12 yıl geçmiş. Bu süre içinde hiç konuşmadığım insanın telefondan sesini fark edeceğim. Babamın oğlu mu" dedi.
İrfan Dündar’ın KCK-MİT operasyonunda gözaltına alındığını hatırlatan Küçük, "Savcı serbest bıraktı. KCK’dan alınan pek çok avukat MİT’çi oldukları için serbest kaldı. MİT onların bir kısmını kurtardı. Bir kısmını bıraktı. Benim onlarla işim olmaz. Biz burada kalırız" diye konuştu. Sanık Küçük, MİT’in kendisini tuzağa düşürmek için 2 kere adam gönderdiğini ileri sürerek, gelen kişileri "Sen bana tuzaksın. Bana tuzak kuruyorsun" diyerek yanından kovduğunu söyledi.
"İPEKÇİ’Nİ NEFESİ OLMAYA ÇAĞIRIYORUZ"
İkinci Ergenekon davasından tutuklu bulunan CHP İzmir Milletvekili Mustafa Balbay ve gazeteci Tuncay Özkan bir sayfadan oluşan yazıyı avukat aracılığıyla basın mensuplarına yolladılar. Açlık grevini sürdüren Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) Başkanı Ercan İpekçi’ye destek çağrısı yapılan mektupta şu ifadelere yer verildi:
"TGS Başkanı Ercan İpekçi’nin en sonunda bedenini de ortaya koyarak yükselttiği demokrasi, insan hakları ve ifade özgürlüğü müdcaledesinin önünde saygıyla eğiliyoruz. İpekçi tutuklu gazetecilerden sendikal haklara kadar her aladna kişisel ve kurumsal tavrını açıkça ortaya koymuş, bilinçli, yürekli, kararlı bir toplum önderidir. Pek çok kişinin taşın altına parmağını sokmaya çekindiği ortamda İpekçi canını ortaya koymuştur. Demokrasiye inanan tüm yurtseverleri İpekçi’nin nefesi olmaya çağırıyoruz."
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.