
Fevzi Budak
27 Mayıs Darbesi'nin hatırlattıkları
27 Mayıs 1960 darbesinde rahmetli babam Horasan ilçesi Aras Nahiyesi'nde hem nüfus müdürü ve hem de Nahiye Müdürlüğü görevini birlikte yürütüyordu. Bir iftira ile karşı karşıya kalmıştı. Üstelik iftirayı yapanlar da Demokrat Partisi mensubu üç kişiydi. İftiranın konusu ise darbe karşıtı olmak ve darbeyi tanımamak olduğu iddiasıydı. Bu gerekçeyle Horasan adliyesinde yargılanıyordu. Sorumlu bir memur darbenin karşıtı olsa bile askeri darbe yapanlara açıktan hakaret etmesi düşünülebilir mi? Bu yargılama babamın varlığından rahatsız olan alçakların iftiralarından başka bir şey değildi. Bu tür netameli günlerde keskin biçimde U dönüşü yapan ve tarlasını yağmurun yağdığı yere çeken kaypaklar her zaman var olmuştur. İftiracıların şikâyetiyle babamın yargılaması devam ederken 1961 yılının Eylül ayında sınavla kazandığım Yavuz Selim İlköğretmen okulu öğrenciliğim başlamış, diğer arkadaşlarım gibi 11 yaşında çocuklar olarak bir taraftan aileden ayrılmanın üzüntüsünü yaşarken bir taraftan da okulumuza ısınmaya, yeni edindiğimiz ve farklı illerden gelen arkadaşlarımızı tanımaya çalışıyorduk.
1961 yılının Kasım ayında hatırlamadığım bir günde babamdan gelen bir mektupta beraat ettiği haberini almış ve çok sevinmiştim. Çünkü yargılama sürecini rahmetli dedemle izlemiş ve babamın her an tutuklanacağı kaygısını ve üzüntüsünü birlikte yaşamıştık. Babamın ikinci mektubunda ise beraat etmesine rağmen Erzurum Narman ilçesi Kışlaköy nahiyesine karakışın ortasında sürgün edildiğini mektupla öğrenmiştim. O gün aldığım bu kötü haber karşısında o çocuk halimle duyduğum derin üzüntü karşısında ağlamıştım ve o günü hiç ama hiçbir zaman unutmadım, unutamam da. Bu nahiyede 3.5 yıl kalmıştık. Köylülerle birlikte yaylaya çıktığım ve hayvanların peşinden koştuğum o günleri de hep hatırlarım. Güzel insanların yaşadığı bir nahiye idi. Sümmani deyişlerini yaşlı insanların okumalarıyla ilk kez bu nahiyede ve bağlı köylerinde dinlemiştim.
Bu sürgün bize hayli pahalıya mal olmuştu. Şöyle ki; ilkokulda okuyan üç kızkardeşimin de Horasan'da ortaokulu okumaları mümkün iken bu atama ile ortaokulu okuma gibi bir imkanları kalmamıştı. Öğretmen okulunu kazanmamış olsaydım benim akibetim de onlardan farklı olmayacak ve belki de bugünlere gelememiş olacaktım. Rahmetli babam çok üzülmüştü. Narman ilçesinde ortaokul yoktu. Narman'da ortaokul olsa ne yazar? Nerede barınacaklardı? Rahmetli babamın yaşadığının benzerini oğlu olarak 19 yıl sonra ben de yaşamıştım ve 1980 ihtilalinde Erzincan'ın bir köy ortaokuluna keyfi bir biçimde sürgün edilmiştim. Bu nedenle olacak ki, gerekçesi ne olursa olsaun darbeleri hiç sevmedim ve darbelere hiç alkış tutmadım.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.