Sevda Güneş
Erzurum sadece bir şehir değildir!
Öyle bir şehir düşünün ki, var olduğu günden bu yana “millet” ve “devlet” desin…
Bir şehir düşünün ki, vatan toprağı için kundaktaki evladını bile yok saysın…
Bir kent düşünün ki, sadece kendi milletine değil; nerede bir mazlum, nerede bir haksızlık varsa onun için de kıyama kalksın…
İşte bu değerlerin adıdır Erzurum.
Dün de aynı şiarla hareket eden bu şehrin insanı, bugün de bu yapısından ödün vermiyor. Bugün gururla kutladığımız Cumhuriyet, yalnızca bir savaşın değil; bir inancın, bir kararlılığın eseridir.
O inancın ilk somut adımlarından biri 23 Temmuz 1919’da Erzurum’da atıldı. O tarihi dönüm noktasına, Erzurum Kongresi’ne baktığımızda aslında bir şehirden çok daha fazlasını görürüz. Erzurum sadece coğrafi bir merkez değil; millet iradesinin, bağımsızlık tutkusunun ve Cumhuriyet fikrinin ilk filizlendiği vatan parçasıdır.
O günlerde Anadolu işgal altındaydı. Umutlar zayıflamış, imparatorluk enkaz haline gelmişti.
Ancak bir grup vatansever, bu toprakların kaderini başkalarının değil, milletin kendisinin belirlemesi gerektiğine inanıyordu. Mustafa Kemal Paşa ve arkadaşları Erzurum’da sadece bir kongre düzenlemediler; bir ulusun geleceğini şekillendirdiler.
Erzurum Kongresi;
“Milli sınırlar içinde vatan bir bütündür, parçalanamaz” kararıyla emperyalist planlara meydan okudu… “Milletin istiklalini yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır” ilkesiyle de egemenliğin kaynağını halkın iradesine dayandırdı…
İŞTE ERZURUM’A DÜŞEN KONUT SAYISI
Bu kararlar, Cumhuriyet’in siyasal felsefesinin ilk nüveleriydi. Cumhuriyet fikrinin temeli, işte bu irade beyanında saklıydı.
Erzurum’da alınan kararlar, Sivas’a oradan da Ankara’ya taşındı. Ve sonunda bu düşünce, 29 Ekim 1923’te ete kemiğe büründü. Cumhuriyet’in ruhu önce Erzurum’da doğdu, sonra tüm yurda yayıldı.
Bugün Erzurum’a sadece bir şehir gözüyle bakmak, tarihe ve bizlere bu toprakları emanet edenlere haksızlık olur. Çünkü Erzurum, bir dönemin vicdanıdır. Bütün imkansızlıklara rağmen direnenlerin, manda ve himaye düşüncesine karşı dik duranların şehridir.
O nedenle Erzurum’un adı yalnızca “kongre” ile değil; “irade”, “kararlılık” ve “bağımsızlık” kelimeleriyle birlikte anılmalıdır.
Cumhuriyete giden yol taşlıydı, zorluydu; ama o yolun ilk taşını her türlü imkansızlığa rağmen Erzurum halkı döşedi. Ve o taş hala yerinde duruyor; hem tarihin hem vicdanın tam merkezinde…
Gelecek nesiller, Erzurum’u bu kodlar üzerinden okumalı.
Çünkü Erzurum’un sahibi o gün olduğu gibi bugün de halktır.
Tüm ülkeye sahip çıkan Erzurum’a ve Cumhuriyet’e sahip çıkmak, boynumuzun borcudur…


Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.