• BIST 9915.62
  • Altın 2439.282
  • Dolar 32.4246
  • Euro 34.6533
  • Erzurum 9 °C
  • İstanbul 15 °C
  • Ankara 17 °C

GÖZYAŞI İLE GEÇEN BİR YILIN ARDINDAN

Selman Soğukpınar

2016 yılına girmeden evvel 2015 yılında İslam coğrafyasının maruz kaldığı zulümlere bir projeksiyon tutalım istedik.

Sanki yazdıkça zulümleri, kanayan yaralarımız arttı, yaralar arttıkça zulüm gören ülkeler çoğaldı.

Başta Suriye olmak üzere Gazze, Irak, Arakan, Doğu Türkistan, Dağlık Karabağ, Çeçenistan, Keşmir, Bangladeş, Mali, Etiyopya, Sudan, Somali, Libya, Yemen ve Mısır zulüm altında inim inim inlemektedir.

Müslümanların yaşadığı tüm  İslam coğrafyasında mezhep savaşları, katliamlar ve gözyaşları dinmedi.

Açlık, sefalet, çatışma, kan, ölüm ve gözyaşı ile giren İslam Ümmetinin kanayan yaralar gittikçe daha da arttı.

Mazlumların gözleri artık gözyaşı ve acıdan ibaret olur duruma geldi.

Emperyalistler ve uşaklarının  çıkarları  gereğince  dinsel, mezhepsel, ulusal çelişkiler kullanılıyor ve körükleniyor.

Bu kötülükleri yapanların İslam  gerçeğinden ne kadar uzaklaştığını, İslam’ı  inanılmaz boyutlarda tahrif ettiklerini, Müslümanları  dini  politik çıkarlarına  alet etmeye devam ettiklerini görmekteyiz…

İslam coğrafyasında bir sabah olmuyor ki çatışma, savaş, katliam olmasın.

Avrupa ve özellikle Kuzey Amerika kıtalarında yaşayanlar zevkü sefa içerisinde müreffeh bir hayat sürmekte iken.

Afrika, Ortadoğu ve Asya'nın neresinde bir Müslüman ülke veya topluluk varsa oradan kana bulanmış kesif dumanlar yükselmeye devam ediyor.

Nerede bir çatışma, savaş, katliam, göç, açlık, sefalet ve çeşit çeşit zulüm varsa orasının adı Müslüman Coğrafyası oluyor.

Akan kan Müslüman masumların kanı, yanan can Müslüman canı.

Kara toprağın bağrına gencecik Müslüman delikanlıların bedenleri düşüyor.

Yaralar arttıkça artıyor zulüm gören ülkeler sayısı gittikçe çoğalıyor.

Bir asrı aşkın süredir dayatılan materyalist yaşam ve Rus zulmüne karşı mücadeleden asla vazgeçmeyen, buna mukabil rahat ve istikrar yüzü görmeyen Şeyh Şamil'in torunları Çeçenistan'da zulüm ile mücadeleye devam ediyorlar.

Azerbaycan'ın, 1991'den beri Ermenistan işgali altındaki Dağlık Karabağ bölgesinde ve diğer işgal bölgelerinde demografik yapının yapay bir şekilde değiştirilmesi devam etmektedir.

Uygurlara yapılan Çin zulmü bitmek tükenmek bilmiyor.

Doğu Türkistan'da Müslüman Uygur Türklerine yaptığı baskıdan vazgeçmeyen işgalci Çin yönetimi, Müslüman Uygur Türk kardeşlerimize zulmetmeye devam ediyor.

 

Sömürü, kıtlık, yokluk ve çatışmaların kara bahtlı kıtası Afrika ve Somali de zulüm son bulmaz oldu.

Acımasız Fransız işgali altında tek bir çeşme bile yapılmayan ve açlık ile kuraklığın kavurucu etkisi altında kıvranan Batı Afrika ülkesi Mali'de, zulüm sessizce devam ediyor.

Gün doğmuyor ki bomba yüklü araçlar Irak'ta patlamasın, onlarca yüzlerce insan ölmesin.

2003'te IRAK'I işgal ederek ‘demokrasi' yani çatışma, bomba, kan, ölüm, zulüm ve gözyaşı getiren ABD, kendisi resmen çekilse de artıklarının gün aşırı akıttığı kan dinmek bilmedi.

Kürt, Türkmen, Arap ayrımına ilaveten Şii-Sünni ayrımından da “ekmek” çıkaran Batı, öldürülen 2 milyon insanın damla damla kanlarının, bir damla petrolden daha ucuz olduğunu ispatladı.

Askeri üsler veya yakınlarına düzenlenen intihar saldırılarında ölenlerin sayısı binlere on binlere ulaşıyor.

Ana cadde ve yollar, pazar yerleri, kuyruklar masum insanların kan ve can pazarına döndü.

Irak'taki tek silahsız kesim olan Kerkük ve Telafer'de zulüm altındaki Türkmenler, katliam tehdidi altında yeni yıla giriyor.

Ve ahmak Irak hükümeti yetkilileri vatan toprağını namusunu, şerefini bayrağını teslim ettiği batılı güçlere Siyonist ve emperyalistlere kızmak yerine ona sahip çıkan her daim zor anında imdadına yetişen Türkiye’ye karşı ukala tavır sergilemeye, hadsizlik, şerefsizlik ve hainlik etmeye devam ediyor.

Tunus'ta pazarcılık yapan üniversite mezunu mühendis 26 yaşındaki işportacı Muhammed Bouazizi'nin tezgâhına belediye zabıtasının el koyması üzerine kendini yakmasıyla başlayan olaylar, kısa sürede Mısır, Libya ve Yemen'e sıçradı.

Orta Doğu ve Kuzey Afrika halklarının baskıcı rejimlerine karşı ayaklandırıldığı bu süreçte Tunus en barışçıl ve kansız geçiş sürecini yaşarken, ardından Mısır, Yemen, Libya'da on binlerce insan hayatını kaybetti, yönetimler de düştü.

Arap Baharı olarak adlandırılan Ortadoğu'daki kanlı rejim değişiklikleri Suriye halkı için tam adeta dondurucu bir soğuğa dönüştü.

Katil Esed güçleri tarafından Suriye'de Mart 2011'den bu yana milyonlarca mazlum hayatını kaybetti.

Ülke tam bir iç savaşı yaşıyor.

Suriye’de taş üstünde taş baş üstünde baş kalmadı bir tek eli kanlı katil Eset ve yandaşları Siyonist ve emperyalist uşaklarından başka.

Sudan’da binlerce Müslüman hayatını kaybetti.

Dünyanın kanayan vicdanı, Müslümanların namusu Gazze kan ağlamaya devam ediyor…

Mısır zindanlarında başta milli iradenin tecellisi Muhammed Mursi, olmak üzere Yusuflar kan ağlamaya devam ediyor.

Arap Baharı değişimlerinin en kanlı çatışma, isyan ve zulümlerine sahne olan Libya'da, Kaddafi'nin devrilmesinin ardından bir merkezi yönetim oluşturuldu, ancak Kabilelerin çatışması dinmek bilmedi. Fransa ve NATO saldırıları ile harabeye dönen ülkede çatışmalar azalsa da kan durmuş değil.

Somali'de kıtlık can almaya devam ediyor..

Süregelen kıtlık ve çatışma felaketleri devam ederek yüzlerce insanın hayatına mal oldu. Milyonlarca insan su ve yiyecek bulamadığından açlıktan can vermeye devam ediyor.

Ve bütün bunlara kulaklarını kapamış Krallar, Şeyhler ve Emir denen sözde Müslümanlar.

Ve bütün bunlara rağmen sözde Müslüman özde Siyonistlerin, Emperyalistlerin, Rus’un maşası olmuş İran denen ne yedüğü belirsiz bir ülke.

Bütün İslam ümmetinin son kalesi olan Türkiye’ye karşı yürüttüğü ihanet ve hainliklerini tarihin her döneminde yaptığı gibi yine yapmaya devam ediyor.

İşte bütün bunlara rağmen etrafı ateş çemberine dönüşmüş Türkiye bütün bu zulümlere karşı dik durmaya, zalimlere hesap sormaya ümmetin umudu olmaya devam etmektedir.

Açıkça belirtmek gerekirse İslam dünyasında ve orta doğuda yanan bu ateşin ülkemize sıçramaması için verdiğimiz mücadelenin adı cihattır.

Bu cihat meydanında vatan, bayrak, namus, din uğruna canlar gidebilir.

Ama bilin ki Allah yolunda öldürülenler ölü değildir.

Onlar diridirler. Biz bu vatana, bu millete ve bu dine baş koyduk. 

Bu uğurda şahadet onurdur, şereftir, haysiyettir.

Bu vatanda huzuru hâkim kılmak için bu tenler, bu canlar feda olsun.

Biz, bugün içimizde ki her türlü sorunlarımıza rağmen dimdik ayaktayız.

Yarın da ayakta olacağız.

Biz İlahi Kelimetullah peşinde koşan, Allah Allah nidaları ile şehit olan bir neslin evlatlarıyız.

Küfrün tek olduğu, imanın da tek olduğu bir dünyada yaşıyoruz. 

Hiç kimse sanmasın ki haçlı zihniyeti bitmiştir.

Hiç kimse sanmasın ki, büyük İsrail hedefleri ya da idealleri bitmiştir.

Ne olursa olsun zafer elbette bizim olacaktır.

Ama biz sevdalı ve inançlı olmalıyız.

Allah´a yönelmeli, birliğimizi, kardeşliğimizi tesis etmeliyiz.

Biz İslam kardeşliğinden bahsediyoruz ve İslam kardeşliğimizi mutlak tesis etmeliyiz, bir ve beraber olmalıyız.

İri olmalı diri olmalıyız.

VESSELAM….

  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
EDİTÖRÜN SEÇTİKLERİ
    Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Erzurum Olay | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
    Tel : 0 532 414 82 11 0 538 776 25 25