ŞEH GELİŞTİRİCİ VE DÖNÜŞTÜRÜCÜ BÜYÜK PROJELER

Şehrin kalkınma paradigmasına katkı sunmaya çalıştığım yazılarımda iki ana noktayı ihmal etmemeye gayret gösteriyorum.

Bunlardan birincisi, şehirlinin günlük hayatını kolaylaştıracak; bazıları merkezi hükümet, bazıları yerel yönetimlerce gerçekleştirilecek temel altyapı yatırımları ve hizmet sektörüyle ilgili çalışmalardır.

Üzerinde sıklıkla durduğumuz hafif raylı sistem projesi; daha geçen hafta dile getirdiğimiz havalimanına yolcu körüğü eklenmesi ve kapalı otopark inşası yatırımları bu kabilden işlerdir. Şehiriçi ulaşım için gösterilen yoğun çabaları, imar düzenlemelerini, çok önemsediğim ve fakir fukaranın hayatına dokunan halk pazarı zincirlerinin devreye sokulması çalışmalarını da halkın hayatını kolaylaştırıcı güzel hizmetler olarak alkışlıyorum.

Asla ihmal edilmemesi gereken ve şehirleri yaşanılır kılan tüm bu iş ve hizmetler için gece gündüz çalışan kadrolardan Allah razı olsun.

Bunların yanı sıra, benim için yerel kalkınma paradigmasında ayrı ve çok önemli bir yer işgal eden bir ileri aşamadan da kısaca söz edeyim.

Hayata geçirilmesi şehrin bütünsel kalkınma davasını ileriye taşıyacak, ekonomik ve sosyal dönüşümünü hızlandıracak, zenginlik ve refah devrimini sağlayacak “geliştirici ve dönüştürücü büyük projeler” vizyoner yöneticilerle buluştuğunda, şehrin şahlanış hedefi kuvvadan fiile geçmiş olur.

Kıdemli okurlarım hatırlayacaklardır: Altını kırmızı yetmez diye gökkuşağı renkleriyle sürekli çizdiğim, tarım ve hayvancılığa dayalı ileri teknoloji destekli sanayiin geliştirilmesi, bunun için ihtisas organize sanayi bölgesinin mutlaka kurulması önerim, “geliştirici ve dönüştürücü büyük projeler” arasında sayılabilir.

Türkiye’nin sağlık alanındaki dönüşümüne imza atan çok değerli bir hemşehrimiz sağlık bakanı iken “Erzurum’a Sağlık İhtisas Sanayi Bölgesi” kurulması hususunu dile getirmiş, “Bu şehirde fazla değil, sadece enjektör imal edip bakanlığın sarf listesine eklesek şehre ciddi irtifa kazandıracak kalkınma kanatları takarız.” demiştik. Bu da “geliştirici ve dönüştürücü bir hayaldi.”

21. yüzyılın çağdaş İpekyolu merkezi olmaya ehil ve aday Erzurum’u denizle, limanla kavuşturacak Ovit Tüneli’ni, Hızlı Tren Projesi’ni, şehrin depreme karşı güçlendirme vizyonunu, kış turizminin küresel bir vizyonla yeniden yapılandırılmasını, şehrin uluslararası düzeyde termal turizm merkezi haline getirilmesini, teknokentin yapay zeka, yazılım, kodlama, robotik sistemleri geliştirme üssüne dönüştürülmesini ve daha onlarca başka büyük projeyi de Erzurum’un yeni kalkınma paradigmasına uygun büyük işler olarak sayabiliriz.

Bunlara, şehrin derin entelektüel planlama ve hedef belirleme mekanizması not etsin diye yeni bir hayalimi daha eklemek isterim:

Geleceğe yürüyen şehrin bürokratik ve siyasi eliti, dinamik ve pragmatik yeni ekonomik modeller aramak zorundadır.

Hepimiz biliyor ve takdirle takip ediyoruz: Türkiye, savunma sanayii alanında dünyanın gözünü kamaştıran bir atılım içinde. Kamu tarafı bu alana büyük bütçeler ayırıyor, doğrudan yatırımlar yapıyor, bu sahada proje geliştirip yatırım yapan özel sektörü destekliyor.

Şu anda yapımı devam eden ikinci organize sanayi bölgesinin bir bölümünü Savunma, Uzay ve Havacılık İhtisas Organize Bölgesi olarak yapılandırıp bu alana yönelmenin yollarını arayabilir miyiz?

Savunma, havacılık ve uzay sanayisine yönelik ürün ve sistemlerin geliştirilmesi için gerekli altyapı ve üstyapı imkânlarını sağlayıp; Atatürk Üniversitesi’ni, ETÜ’yü, Teknokent’i bu alana düşünce ve proje desteği vermek üzere seferber ederek şehrin geleceğine yeni bir kapı aralayabilir, bu güçlü zincirin bir halkası olabiliriz.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Köşe Yazıları