
Vahdet Nafiz Aksu
BENİ BU ÇOCUK KATLİAMLARI İHTİYARLATTI
Dostlarla yemek yiyorduk. WhatsApp paylaşımına göz atan Mustafa Beyin yüzünde bir öfke bulutu gezindi, üzüntüyle telefonunu masaya bıraktı.
Sosyal medyada adeta isyan sağanağına dönüşen Gazze soykırımıyla ilgili paylaşımlardan biri, dostumuza iletilmişti. Açlıktan bir deri bir kemik kalmış masum bir yavrunun yürek dağlayan fotoğrafına bakıp, vicdan sahibi bir insan için afiyetle yemek yemenin imkânı var mı? Paylaşımı görünce hepimizin iştahı kapandı, hesabı ödeyip kalktık masadan.
Dünya tarihi, insan kelleleriyle suni tepelerin oluşturulduğu; hamile kadınların karınlarının deşildiği; emzikteki bebeklerin hunharca katledildiği; genç kızlara tecavüzün sıradan bir hadise sayıldığı nice kanlı, karanlık tablolarla kirli. Yıkılan beldelerin, yakılan insanların, esir edilen masumların hikâyelerini çıkartsanız, insanlığın kalın ciltler hacmindeki öyküsü, birkaç sahifelik önsözden ibaret kalır.
İşte tüm bu dehşetli mezalim ayıbının toplamına bedel bir örneği bugün Gazze’de sahneleniyor. Bir katliam robotona dönüşen Yahudi cellatlar, daha yetmiş sene önce benzerine maruz kaldıkları bir soykırımın daha şiddetlisine masum bir milleti maruz bırakıyorlar. Yüzlerce hastaneye füze yağdırıyor, bebekleri hunharca katlediyor, yaşlı ve hastaları hedef alıyor, keskin nişancılarla sivilleri şehit ediyorlar. Hitler bile böyle şenaatleri bu kadar aleni ve pervasız bir şekilde icra etmemişti. Aman Allah’ım, şu bir deri bir kemik kalmış biçare yavruların canhıraş feryatlarına adına insan denen bir varlık nasıl tahammül edebilir? Ediyorlar, ediyoruz.
Koca İslam âlemi (koca sıfatı söz gelişi) bu faciayı bir sinema filmi seyreder gibi seyrediyor. İnsanlığın tümünü töhmet altında bırakmayalım, din kardeşliğinin gerektirdiği dayanışmayı umursamayan ümmette mukabil, dünyanın birçok ülkesinde büyük katılımlarla protesto gösterileri yapıldı, yapılıyor. Ama ne yazık ki, sokaklara taşan vicdanlı insanların tepki çığlığı, yönetim kadrolarındaki sağır kulaklara bir türlü ulaşmıyor.
Her gün poligonda zevkine atış yapar gibi bebek avlayan vahşilerle aynı dünyada, aynı zamanda yaşamak ar geliyor bana. Çağımdan ve çağdaşlarımdan utanıyorum. Zulme seyirci kalarak ortak olmanın dayanılmaz ıstırabıyla uykularımda cehennemî kâbuslar görüyorum. Birkaç damla gözyaşı ile bu füze ve bomba yangınlarını söndüremeyeceğimin farkındayım.
Fiili duaya dönüşmeyen yakarışların kabule layık olmadığı fikrindeyim. İşte bu çaresizlik içinde kıvranırken Yüce Peygamberimizden rivayet edilen şu sarsıcı hadisi hatırıyorum: “Hûd sûresi ve kardeşleri beni ihtiyarlattı.” Kur’an-ı Kerimde Hz. Peygamber’i en çok etkileyen, onun saçlarının ağarmasına sebep olan âyetin Hûd sûresinde geçen, “Emrolunduğun gibi dosdoğru ol” meâlindeki ayetin işaret ettiği hassasiyetle belki ihtiyarlayacak yüksek idrak mertebesinde değilim. Ancak Peygamberden ilhamla şunu samimiyetle ifade edebilirim: “Beni gazze soykırımında, Türkistan'da ve dünyanın mutelif köşelerinde alçakça katledilen, açlıktan can çekişen masum çocuklar ihtiyarlattı!“
Sizin kılınız neden kıpırdamıyor, medeni etiketli tek dişi kalmış canavarın kuklası devlet başkanları, krallar, şeyhler; insan suretindeki kanlı iblisler!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.