21. yüzyıl itibarıyla 200'ün üzerinde ülkede 250 milyonu aşkın oyuncu tarafından oynanan futbol, dünyadaki en popüler spor konumundadır. FIFA tarafından Mayıs 2007'de yayınlanan bir rapora göre dünya çapında 270 milyondan fazla kişi futbol oynamaktadır. Yine bu rapora göre dünyada 301 binin üzerinde futbol kulübü, 1,752 milyonun üzerinde futbol takımı, 840 binin üzerinde futbol hakemi ve 113 binin üzerinde profesyonel futbolcu bulunmaktadır….

Endüstriye bak sanayiye bak, değil mi? Bu faydalandığım kaynak bir de 2007 yılına ait. Varın oradan ötesini de siz hesaplayın.

Kitlelere hükmetmek isteyen bu muazzam güce biat etmek zorundadır artık. Siyaseten de ekonomik olarak ta sosyolojik olarak ta hakikat budur çünkü…

Tabiri caizse, ‘’ Din Afyondur.’’ Diyen Karl Marks’ın sözünü bile tahtından indirmiştir. İnkâr da etseler artık toplumların bilinç altındaki dinidir; Futbol….!!!

Dünyada futbolun tüm spor ve etkinliklerini yıkıp geçen korkunç bir ekonomisi, siyaseti gücü vardır. Futbol profosyonelleştikten sonra, güç sahibi olmak isteyenler, kitleleri yönlendirmek yönetmek isteyenlerin bir silahı haline gelmiştir. Tüm aktörleri para ile alınıp satılabilmektedirler. Topçusundan malzemecisine masöründen hocasına hepsinin bir ederi vardır. Artık profesyonel takımlarda iyi oynayan değil parası çok olup iyi takım kuranların başarılı olduğu spor(!) dalıdır.

Spor dalı olarak amatör ruhunu kaybetmiştir. Daha çok kazanma hırsı devreye girmiş İnsan ve insanlığı sömürmeye başlamıştır. Önceleri bir ayakla oynanan oyun iken artık bir’’ ayak oyunu ‘’haline gelmiştir. Dünyada bahislerden tutun kirli para aklamaya varıncaya kadar her türlü işe alet olmuştur.

Portekizli diktatör Salazar’a ülkeyi 41 yıl tek başına nasıl yönettiğini sormuşlar, Portekiz diktatörü Salazar’a hafif gülümseyerek; ben bu halkı 150 binlik beşiklerde uyuttum” demiş.

Nereden nereye geldi konu değil mi,

Maalesef durum böyle, toplumların gelişmişliği, az gelişmişliği, kültürü, dini, örfü ne olursa olsun fark etmez yeter ki orada futboldan söz edilmiş olsun yeterli. Aslında en büyük emperyalist güç futboldur.

Hiçbir siyasetçi gittiği bir şehrin kasabanın futbol takımına duyarsız kayıtsız kalamaz. Konuşmalarını o şehrin renklerinin olduğu atkıyla yapmak zorundadır. O şehrin 10 numaralı formasını giymek mecburiyetindir. Çünkü kitlelerin böyle ezici bir gücü vardır.

Ekonomik krizmiş iş yokmuş kredi borcuymuş hafta sonu dükkanlar kapalıymış. Olsun ama şehrin takımı nasıl galibiyet alamaz tüm derdimiz budur. Yargı infaz savunma yorum panel hepsi şehirde fırtına estiriyor.

Başka hiçbir derdimiz yokmuş gibi değil mi? Ne kadar da tuhaf…!!!

Kimse artık çocuklarımızın nasıl bir ahlakla yetiştiğini sorgulamıyor. Bizim için değerli olanlar nedir, peşine düşmüyor.

Düşünsenize kulüpleri kurtarmak için kampanyalar yapılıyor göz yaşları içerisinde zavallı bizler; çok mühim vazifeymiş gibi milyon dolarlık arabalarla gezen insanlara paralar topluyoruz…

Kaybedenler belli Hepimiz futbolun figüranlarıyız da, kazanan kim kim?

Söylüyorum buradan;

Futbolun en masum yeri tribünlerdir , en mazlumu da tribünlerdeki seyirciler…

Yazacak çok şey var da yine söylediğim gibi kim okuyacak ki,

Neyse, hoşçakalın…