• BIST 10075.11
  • Altın 2428.149
  • Dolar 32.3702
  • Euro 34.6846
  • Erzurum 20 °C
  • İstanbul 17 °C
  • Ankara 24 °C

1939 Erzincan Depremi ve Nâzım Hikmet...

Fevzi Budak
29 Aralık 1939 gecesi, son bin yilda Anadolu'da görülen en büyük depremle, Erzincan sarsıldı. Askerî kışlanın duvarındaki saat, depremin olduğu anı ve saniyeyi kaydedercesine, sarsıntı anında ve gecenin ikisinde durdu ve tıpki Erzincan gibi, sessizliğe gömülerek sustu.. 7.9 ölçeğinde ve şiddetinde gerçekleşen deprem sonucunda, Erzincan tarifsiz bir felâket ve acı yaşadı.
 
Hâfızalarda onarılmaz ve silinmez izler ve acılar bıraktı..32. Bin 962 kişi enkaz altında ve soğuktan hayatını kaybetti. 126 bin 720 bina taamen yıkılarak kullanılamaz ve oturulamaz hale geldi. Erzincan tâbiri câiz ise, hâk ile yeksân oldu. Deprem sonrası yeniden kurulan ve inşa edilen şehir, bugünkü yerine kuruldu
 
Türk dilinin büyük şairi Nâzım Hikmet, dönemin şartlarında, ama yine de haksız biçilen, 30 yıllık hapis cezâsını çekmek üzere hapishânededir. Böylesi târifsiz ve anlatılması güç felâketi, kelimelerle resmedercesine nâkışayan ve mısralara döken ve ''Kesemden verceğim bir şeyim yok, yüreğimden vereyim'' dediği "Kara Haber" başlıklı kederli, ama müzikal akışlı enfes şiirini yazdı.
 
Sanki depremi bizzat yaşamış ve hayâtta kalabilmış gibi, kaleme aldığı, eşsiz anlâtımlı ve duygu yüklü bu ağit türü "Kara Haber" şirini, şiir sever dost ve arkadaşlarımla paylaşmak ve yaşanmış bir felâketi hatırlatmak istedim.
 
Kara Haber
 
Erzincan'da bir kuş var 
Kanadında gümüş yok 
Gitti yarim gelmedi 
gayrı bunda bir iş yok. 
Oy dağlar dağlar, dağlar... 
Aldı ellerine kanlı başını 
Karın ortasında Erzincan ağlar... 
O ağlamasın da kimler ağlasın
 
Kar yağar lapa lapa 
tipidir gelir geçer... 
Yan yana sırt üstü yatan ölüler 
akşam olur tandıramaz 
ateşini yandıramaz
 
Gün ağarır şafak söker 
kimsecikler gitmez suya 
ezilmiş başlarıyla ölüler 
vardılar uyanılmaz uykuya
 
Ses edip geceye beyaz taşından 
kışlanın saati çaldı ikiyi. 
Ne çabuk lahzâda bitti yaşamak 
Kimisi altı aylık, 
kimisi sakalı ak, 
kimi on üç, on dört yaşında; 
kimi yola gidecek 
kimisi mektup bekler 
yan yana, sırt üstü yatan ölüler...
 
Yayıkta yağ vardı, dövülemedi, 
akpeynir torbaya koyulamadı, 
hasret gitti ölüler 
dünyaya doyulamadı...
 
Uyanıp kaçamadılar, 
kuş olup uçamadılar 
açıldı kuyular, kimse inemez 
Erzincan Beygiri rahvandır amma;
ölüler ata binemez. 
yan yana, sırt üstü yatan ölüler...
 
NÂZIM HİKMET
  • Yorumlar 1
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Yazarın Diğer Yazıları
    EDİTÖRÜN SEÇTİKLERİ
      Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Erzurum Olay | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
      Tel : 0 532 414 82 11 0 538 776 25 25