Erzurum da 2009 yerel seçimleri öncesinde çıkan yasa doğrultusunda ılıca ve Dadaşkent belediyeleri birleştirilerek ortaya Aziziye ilçesi adı altında bir ilçe kuruldu.
2009 Mart ayında yapılan seçimler sonucunda Ak parti Vahdettin Yaylalıdan sonra Fatih Cengiz ile ikinci defa seçimleri kazandı.
Bu şehir alışık değildir. Daha kırk yaşına girmemiş insanlara yol vermeye, mühür teslim etmeye.
O yüzden ilk başlarda,
Ne olacak?
Nasıl olacak?
Diye düşünenler sayıca fazla idi. Sadece Aziziye ilçesinde ki kahvehaneler değil, ılıcada nerede üç beş kişi görseniz muhabbet aynı idi.
Ya eli yüzü temiz bir delikanlı ama bu işleri nasıl becerecek.
Onlarda haksız değillerdi tabi.
İki belediye birleşmiş dünya kadar borç, fazlasıyla personel, personelin içerde birikmiş alacakları, belediyeye mazot benzin vermeyen esnaf, yıllarca ihmal edilen kaplıcalarda ölümle sonuçlanmış bir davanın bedeli, belediyeye bağlanan onlarca köyün sorunları ortada iken nasıl kalkacak bu delikanlı bu işlerin altından diye kara, kara düşünüyorlardı.
Belki ilk başlarda Sayın Cengiz de nasıl olacak diye düşünmüş olabilir.
Ama bütün bu sorunları bilerek yola çıkmış bir başkan adayına o günlerde sorsa idik ne olacak diye. Belki de bize verecek tek bir cevabı olurdu.
Oda Erzurum deyimiyle ‘’Bara giren oynar.’’ Derdi.
Bana göre burada bar başı çeken sayın başkanın barın başında mendili tey, tey diye sallarken, barın en sonundaki kişinin elindeki mendilinde tey, tey diye salladığını görmesi çok önemlidir.
Daha da ötesi belediyelerde başkanların Davulu da Zurnayı da Tokmağı da kendi elleriyle çalması çok önemlidir.
Öyle davul birinin elinde, tokmak birinin elinde, zurnayı arkadaki çalarsa çıkan sesle bar oynanmaz.
Çünkü burası belediye burada düğünde bar oynandığı gibi oynanmaz, düğünde çalındığı gibi davul zurna çalınmaz.
Ya kardeşim ne anlatıyorsun diye soracaksınız.
Hemen anlatayım.
Ne diyorum. Biliyor musunuz?
Belediyeler öyle yerlerdir ki başkan bütün konulara, bütün sorunlara, hâkim olmak zorundadır.
Ekibine, personeline, aracına gerecine, gelirine, giderine, yaptığına, yapacağına hâkim olmayan bir başkanın başarılı olması mümkün değildir.
Yılarca işleri ve yetkileri başkan yardımcılarına ya da başka birilerine veren başkanların bu şehirde başarılı olamadıklarını hepimiz biliyoruz.
Bar ekibiniz çok iyi olabilir. Ama siz o ekibi iyi yönetemezseniz o ekip o barı oynayamaz.
O yüzden Sayın Cengiz Davulu da Tokmağı da Zurnayı da kendi elinde bulundurarak başarılı olmuştur.
Bu başarısının arkasında Cumhuriyet tarihinde ilk defa Ak parti yerel yönetimlerde öyle reformlar yaptı ki artık başkanların hizmette mazeret üretmeye, çalışmamaya, bahaneler üretmeye hakları kalmadı.
Artık belediye başkanları ayın 12 si geldiğinde bakanlıkların önünde,
Ne olur bu ay ki şu iller bankası payımızı az kesinde şu işçinin memurun maaşını ödeyelim diye nöbet tutmuyorlar.
Ah, ah o günleri hatırlamak bile istemiyorum.
İnanın geçmişteki başkanlar çok sıkıntılar çekti.
Ama inanın o sıkıntılara rağmen hepsinden Allah razı olsun yokluklar içerisinde çok işler yaptılar.
Evet, ilk başta Sayın Cengiz’e yapamaz edemez diyenler 2,5 yıl sonra başkanın yaptıklarını görünce helal olsun demekten başka bir kelime diyemez oldular.
Tabi bunlar yeterli mi? Değil.
Daha güzel hizmetler yapılmalıdır. Geçmiş yazılarımda da belirttim inşallah bu yaz döneminde Sayın Başkan şu şehrin girişindeki gez köy bölgesinde hiç hoş görünmeyen enkazları ortadan kaldırırsa çok daha güzel olacak.
Ne olursa olsun. Sayın Cengiz’in şu cumartesi günü sabah namazından hemen sonra cemaate verdiği sıcak çorba var ya;
Sayın başkan yıllardır benim her seçilen başkanlardan yapmasını istediğim ve arzuladığım. Zaman zamanda bunu demekten artık dilimde tüyün bittiği bir hizmet.
Sağ ol Sayın başkan çok teşekkür ediyorum.
İnanın haberi okurken bile duygulandım helal olsun dedim.
Evet, Aziziye Belediye Başkanı Sayın Cengiz belediyenin görevinin sadece asfalt yapmak, kaldırım yapmak, yol açmak, bina yıkmak olmadığını bizlere göstererek. Sosyal belediyecilik uygulamaları kapsamında yıllarca özlem duyduğum.
Ama ilk defa Fatih başkandan görerek duygulandığım. Sana helal olsun dediğim. Bu şehirde ilk olarak bu hayırlı, insanları kaynaştırıcı hizmeti yerine getirdi..
Belediye, sabah namazı sonrası cemaate çorba ikramında bulundu. Ilıca da Çarşı Camii ile Dadaşkent Merkez Camii’nde gerçekleştirilen bu uygulama şahsımı çok mutlu etti. İnanın o cemaatte en az benim kadar mutlu olmuştur.
Sağ olun sayın başkan Sağ olun..
Ben hep şuna inananlardanım.
Bir belediye başkanı kaldırımları 24 ayar altından da yapsa eğer halkından uzaksa o makam gelir geçer. Ama bir başkan vatandaşla iç içe olarak o gönül birlikteliğini kurarsa, işte onun makamı ölene kadar değil öldükten sonrada devam eder.
Bu gibi hizmetlerinizi bütün camilerde uygulamanızı temenni ediyor.
Şunu da iyi biliyorum ki şimdi size birileri çorbacı başkan diyecekler.
Siz böyle hayırlı işlerin altına imza atın da varsın size Çorbacı başkan desinler.
Hayırlı işler yapanlar, her zaman hayırla yâd edilirler.
Sizler bu işleri yapmaya devam edin biz sizleri hayırla yâd etmek için buradayız.
Birilerinin çorbacı başkan demelerine de kulak asmayın.
Sayın Başbakanın dediği gibi Fatih Başkan; Durmak Yok Yola devam.
Yanlışları eleştirdiğimiz gibi doğru yaptıklarınızda da yanınızda olduğumuzu bilin yeter.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.